Aslanoğlu ev hapsi ile tahliye
GÜNDEMİzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kooperatif modeliyle yürüttüğü kentsel dönüşüm projelerine ilişkin açılan davada ara karar açıklandı.
Mahkeme, tarafların ifadeleri ve savcılık mütalaası doğrultusunda ara kararını açıkladı.
Mahkeme Başkanı, Şenol Aslanoğlu ve Hüseyin Şimşek'in tutuksuz yargılamasına karar verdi. Tunç Soyer, Barış Karcı ve Heval Savaş Kaya ise tutuklu yargılanmaya devam edilecek.
Soyer: Ne kendimize ne başkasına haksız bir menfaat elde etmedik
İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Başkanı Tunç Soyer, “kooperatif davası” olarak bilinen İZBETON A.Ş. davasının ikinci duruşmasında yaptığı savunmada, mütalaadaki haksız menfaat ve dolandırıcılık iddialarına sert sözlerle yanıt verdi.
Soyer, savunmasında cezaevinde geçirdiği günlere ve iddianamenin çelişkilerine dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Bugün bir çift dinledik. Beyefendi sanık, hanımefendi mağdurdu. Böyle çok örnek var. İddianame o çifte ‘senin eşin seni dolandırdı’ diyor. Aynı iddianame ‘sen bundan kişisel menfaat elde etmedin’ diyor. Kim menfaat elde etti o halde? Ayrıca bu sabah gelen bir yazı ‘zarar yok’ diyor. Bu işin trajik bir yanı da var. Ben cezaevine getirildim, ceza çekiyorum yani. Neden 105 gündür bu cezalandırma devam ediyor?”
Soyer, kentsel dönüşümde uygulanan kooperatif modelinin suç unsuru olarak gösterilmesinin kabul edilemeyeceğini vurguladı:
“Nedeni, kentsel dönüşümde kooperatif modeli. Bunun nedeni çok belliyken dolandırıcılık kastı olduğu iddiası asla kabul edilemez. Bu model, tertemiz niyetlerle, hukuka uygun bir şekilde hayata geçirildi. Her adımı şeffaf bir biçimde paylaşıldı.”
Soyer, gecikmelerin dolandırıcılık olarak nitelendirilemeyeceğini belirterek şöyle devam etti:
“Evet, gecikmeler var ama bunlar dolandırıcılık değildir. Gecikmenin en önemli nedeni Temmuz 2024’teki durdurmadır. Hangi belediye başkanı, kamu zararı olmadığı belgelenmiş olmasına rağmen dolandırıcılıkla suçlanır? Mağduriyetlerin sebebi ne sanıklar ne de modeldir. Eğer görevim devam etseydi birçok etapta anahtar teslim yapmıştık ve ben şu an karşınızda değildim.”
Soyer, “Ne kendimize ne başkasına haksız bir menfaat elde etmedik. Biz neden ceza çekiyoruz? 105 gündür devam eden cezamızı bitirin. 66 yaşındayım. Adımın böyle kirlenmesine asla izin vermeyeceğim. Dosyanızda somut bir suç yok. Terazinizi dengede tutabilmek için cezamızı kaldırmaktan başka bir yol yok.” dedi.
Aslanoğlu: Kooperatif yöneticileri suçlu gösteriliyor
Aslanoğlu, duruşmada yaptığı konuşmada, yargılamanın asıl konusunun kooperatif yapısı olduğunu belirterek:
“Ağır ceza mahkemesindeyiz ve siz ağır ceza konusu dinlemek istiyorsunuz. Ama konumuz kooperatif. Kooperatife üye dekan bile vardı. Bu insanların maliyetleri bilmeme durumu olabilir mi? Biz kooperatif üyelerine kooperatifçilikle ilgili ders vermek zorunda mıyız? Şimdi tekrar baştan başlayacağız. Ortakların sorumluluğu ne, yönetim kurulunun sorumluluğu ne, bunları anlatmak gerekiyor.”
Aslanoğlu, kooperatif ortaklarının görev ve yükümlülüklerinin açık olduğunu, üyelerin bu yapıya gönüllü olarak katıldıklarını ifade etti.
Aslanoğlu, kooperatif üyelerinin sorumluluklarının yasal olarak tanımlı olduğunu belirterek, üyelerin sisteme dahil olduktan sonra yükümlülüklerini bilmek zorunda olduklarını söyledi:
“Kooperatif ortağı olanlara bir eğitim vermek zorunda mıyız? Böyle bir yasal zorunluluk yok. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, kooperatife üye olduğunda üye olduğunu bilmek zorundadır. Bilmiyorsa bu bir suç değildir. Kooperatif yöneticileri bu nedenle yargılanmamalıdır.”
"Raporlardaki rakamlar doğruydu"
Savunmasında projenin maliyet hesaplarına da değinen Aslanoğlu, dosyada yer alan rakamların o dönemki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre doğru hesaplandığını ifade etti:
“İzmir Büyükşehir Belediyesi, örnek bir kentsel dönüşüm projesi yürüttü. Kimse dolandırılmadı. Rakamlar belirlenmiş, iki artı bir daire 968 bin liraya çıkıyor denmiş. Üstelik altına da yazılmış; bu fiyatlar 2022 yılı değerlerine göredir. İnsanlara bir milyara çıkacak inşaat için ‘vallahi yüz milyona çıkar’ denmemiş. O günkü çevre birim fiyatlarına göre her şey doğruymuş.”
Aslanoğlu, inşaat maliyetlerinin zamanla arttığını ve bu durumun kimsenin kontrolünde olmadığını vurguladı:
“O günden sonra çevre birim fiyatları değişti. O gün 4 bin 250 lira olan metrekare maliyeti, bugün 40 bin lira. Bu, piyasadaki genel artışın sonucu. Ne dolandırıcılık ne de haksız kazanç var. Biz o günün koşullarına göre hareket ettik.”
Yargılamaya yönelik tepkisini dile getiren Aslanoğlu, sürecin haksız olduğunu savundu:
“Bütün bu anlatılanların neresini düzelteyim? Anlatılan her şeyde bir yanlış var. Biz doğruyu yaptık, doğruyu savunduk. Bu dava, gerçeğin çarpıtıldığı bir dava haline getirildi.”
"İnşaat faaliyetlerini ben mi yükselttim?"
Aslanoğlu, son yıllarda yaşanan ekonomik dalgalanmalara dikkat çekerek maliyet artışlarının hiçbir şekilde kooperatif yönetiminin suçu olmadığını belirtti:
“Geçen yıl biri gelse bize deseydi, on bin liraya ev yapılır mıydı? İnandırabilir miydi? Demir fiyatı üç liraymış, on olmuş, kırk olmuş, yüz olmuş. Şimdi bu işi kim arttırdı? Ben mi? Gördüğünüz rakamlar ortada. O gün 5 bin 500 lira tahsisle, 4 bin 400 lira tahsisle ev alınmış. Burada benim nasıl bir kabahatim olabilir?”
Kooperatif üyelerinin genel kurullarda aldıkları kararlara dikkat çeken Aslanoğlu, yönetim olarak tüm işlemleri ortak iradeyle yürüttüklerini ifade etti:
“Siz 14 kişi bir araya geliyorsunuz, bir proje yürütüyorsunuz. Kim kime neyi dayatmış? Herkes genel kurulda oy kullanmış. İstersiniz 5 bin lira aidat belirlersiniz, istersiniz 500 bin lira. Bu sizin takdiriniz. İki kişi karşı çıkar, sekiz kişi kabul eder, karar alınır. Bu bir suç değildir, demokratik bir süreçtir.”
Aslanoğlu, dava konusu yapılan kararların yasal süresi içinde itiraz edilmediğini hatırlattı:
“2022 yılında alınan genel kurul kararlarına şimdi dava açılamaz. Çünkü süresi bitmiştir. Genel kurulda alınan kararlara belirli süre içinde itiraz edilmemişse o karar geçerlidir. O dönemde alınan tüm kararlar usulüne uygundur.”
"Ev hapsi verin"
Aslanoğlu savunmasında
"Bana ev hapsi verin. Ben yüksek güvenlikli cezaevinde yatıyorum. Türkiye'nin en büyük çete reislerinin biri sağımda biri solumdaki odada. Ortadaki odada bizim örgütün reisi olarak ben yatıyorum. Sahte diploma verenler tahliye ediliyor ama biz tutuklu yargılanıyoruz. Ben tahliye talep etmeyeceğim. Bana ev hapsi cezası verin yeter. Ne delilleri karartırım ne başka bir şey. Ben bugüne kadar 250 vekil ağırladım cezaevinde. Benim evimde yapıp cezaevinde yapamayacağım nedir? O yüzden aynı koşullar evimde olsun. En azından sağımda ve solumda çete reisi görmem. Abdullah Öcalan tek başına yatmıyor ben tek başıma yatıyorum.”
Bir sonraki duruşma 9 Aralık'a ertelendi.
İlginizi Çekebilir