© Basın Gazetesi

CHP'den Kadıköy'de Gövde Gösterisi

 

Ekrem İmamoğlu ve İBB yöneticilerinin tutuklanmasının ardından başlayan “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginin 53’üncüsü Kadıköy İskele Meydanı’nda gerçekleşti.

Kadıköy mitingi CHP İstanbul İl Binasına yapılan kayyım operasyonunun ardından yaptığı ilk miting oldu.

CHP'nin mahkeme kararıyla görevden alınarak yerlerine kayyım atanan ve binası polis barikatlarıyla ablukaya alınan İstanbul İl Başkanlığı yönetimi de mitinge katıldı. Mitingde, eski Genel Başkan Hikmet Çetin, milletvekilleri ve CHP'li İstanbul ilçe belediye başkanları da yer aldı.

Mitingde açıklamalarda bulunan Özel, "125 bin eylemci var şu an burada. Bu meydanda sadece CHP'liler yok. Bu meydan bütün milliyetçi, Kürt, sosyalist, liberal demokratların darbeyi püskürtmek için omuz omuza verdiği meydandır" dedi.

Alana girişler tek noktadan yapılırken, meydan çevresinde üç sıra polis bariyeri yer aldı. Katılımcılar, “Hak hukuk adalet” ve “Kayyım gidecek biz kazanacağız” sloganları eşliğinde alana giriş yaptı.

Mitingin yapılacağı alana İstanbul Emek, Demokrasi ve Barış Platformu ve KESK yürüyüşle, "Gözaltılar, baskılar bizi yıldıramaz", "Direne direne kazanacağız" , "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganları ile giriş yaptı.

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, partililere seslendi.

Çelik, konuşmasında şunları söyledi:

“300 gündür İstanbul'un dört bir yanında büyük bir adalet mücadelesi veriyoruz. Meydanlarda büyük bir direniş gerçekleştiriyoruz. Hepinize teşekkür ediyoruz, iyi ki varsınız. Baba ocağımız, CHP'nin İl Başkanlığı binası şu anda abluka altında. Genel Başkan Yardımcılarımız, milletvekillerimiz orada nöbette. Onlara yürekten teşekkür ediyorum. Ve bir haftadır çok çeşitli siyasi partiler, sendikalar, STK'ler, meslek örgütleri bizimle büyük bir dayanışma içerisindeler. Hepsine yürekten teşekkür ediyorum.”

 

Ekrem İmamoğlu: “İstanbul İl Başkanlığımıza kayyım girişimine seyirci kalmayacağız”

Daha sonra Çelik, tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun mitinge gönderdiği mesajı okumaya başladı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Çelik tarafından kamuoyu ile paylaşılan mektubunda, aylardır özgürlüklerinden mahrum bırakıldıklarını belirterek, hukuksuz uygulamalara tepki gösterdi. İmamoğlu, mektubunda şunları kaydetti:

“Milletimizin büyük iradesini temsil eden seçilmiş belediye başkanlarımız, bürokratlarımız ve onlarca çalışma arkadaşımızla birlikte, neyle suçlandığımızı dahi bilmeden aylardır özgürlüğümüzden mahrumuz. Bizi hukuksuz bir biçimde zindanlarda tutarak, suç örgütü gibi göstermeye çalışanlar, milletin iradesini gasp etmeye devam ediyor. Muhalif olan herkes, Türkiye tarihinin en büyük siyasi operasyonunu yaşıyor. Tam bir şeffaflık içinde gerçekleşen İstanbul il kongremizi ve partimizin kurultayını lekelemeye çalışan bu kötü akıl; yargıyı, emniyet güçlerimizi siyasi hesaplarına alet ediyor.”

İmamoğlu, İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım atanması girişimine de sert tepki gösterdi:

“Hukuki meşruiyeti bulunmayan, siyaseten yazdırılmış bir karara dayanarak, İstanbul İl Başkanlığımızı polis zoruyla kayyıma teslim etme girişimine elbette seyirci kalacak değiliz. Her şart altında, her imkanı kullanarak direneceğiz. Partililerimizin ve milletimizin iradesine sonuna kadar sahip çıkacağız. Türkiye Cumhuriyeti; milletin dediği olsun, yöneticiler hukukun dışına çıkamasın, seçimle gelen seçimle gitsin diye kuruldu. Cumhuriyetimizi, kendini ülkenin mutlak hakimi zanneden, hanedanlaşma hayalleri kuran bir avuç insana bırakmayacağız. Milletin dediği olacak. Yöneticiler, hukukun dışına çıkamayacak. Seçimle gelen, seçimle gidecek; Gİ-DE-CEK.”

102. yaşını kutlayan Cumhuriyet Halk Partisi’ne de değinen İmamoğlu, iktidarın demokrasiye yönelik girişimlerini eleştirdi:

“Devletin tüm güç ve imkanlarını kendi koltuklarını korumak için seferber edenler, bir daha asla seçim kazanamayacaklarını anladılar. Onun için, özgür ve adil seçimlerle değil, yargı ve kolluk kuvvetleri vasıtasıyla yeniden iktidara gelmeye uğraşıyorlar.”

İmamoğlu, demokrasi ve seçim güvenliği için tüm kurumları ortak hareket etmeye çağırdı:

 

“Ortada; Cumhuriyetimize, demokrasimize, milletimize yönelmiş çok büyük ve çok ciddi bir teşebbüs vardır. Bu karanlık teşebbüse karşı demokrasi, adalet ve hürriyet isteyen herkes, acilen bir araya gelmeli. Tüm siyasi partilerimizi, meslek örgütlerini, sendikaları ve sivil toplum kuruluşlarını ‘Seçim Güvenliği ve Demokrasi Platformu’ oluşturarak, çok partili demokrasimize hep birlikte sahip çıkmaya davet ediyorum. Seçim güvenliğine ve demokrasiye yönelmiş bu büyük tehdidi demokratik yollarla bertaraf etmek, iktidarı hukuk içinde hareket etmeye mecbur bırakmak zorundayız.”

 

Son olarak İmamoğlu, vatandaşlara birlik çağrısı yaptı:

“Gün bugündür! Gün, devleti kendi tapulu malıymış gibi görenlere, milletin gücünü gösterme günüdür. Gün, demokrasiyi istedikleri zaman inip binecekleri bir tramvay gibi gören, güç ve kudret sarhoşlarını esaslı bir demokrasi tokadıyla kendine getirme günüdür. Gün, herkes için her yerde adalet ve hürriyet isteyenlerin birleşme, bütünleşme günüdür. Birleşeceğiz, bütünleşeceğiz ve bir avuç insan dışında herkesin kazandığı, herkesi mutlu eden bir zafere hep birlikte imza atacağız.”

"125 bin eylemci var şu an burada. Bu meydanda sadece CHP'liler yok. Bu meydan bütün milliyetçi, Kürt, sosyalist, liberal demokratların darbeyi püskürtmek için omuz omuza verdiği meydandır.

Geçen hafta İstanbul İl Başkanlığımıza, binaya, başkana dava açtılar, defalarca reddedilen bir talebi, sicili AKP'li bir hâkim ve o baş kötünün koordinasyonunda CHP İstanbul İl Başkanlığımıza kayyım atamaya kalktılar!"

 

Balkanlar’dan Kadıköylü olan Nazım Hikmet şöyle sesleniyor:

“Ey Hikmet’in oğlu, Hikmet’in oğlu!

Tuna’nın suyu olaydın,

Karaorman’dan geleydin,

Karadeniz’e döküleydin,

mavileşeydin, mavileşeydin, mavileşeydin…

geçeydin Boğaziçi’nden,

başında İstanbul havası,

çarpaydın Kadıköy İskelesi’ne,

çarpaydın, çırpınaydın.”

 

Bizim bin yıllık devlet geleneğimiz var. Bu iktidar, devletin kapısını millete kapatmış. Bir avuç insanın huzurunu hepimizin huzurundan önemli görüyorlar. Yoksullar her yerden dışlanıyor ve bir kişinin iktidarı sürsün diye her şey göze alınıyor.

Bize destek veren bütün demokratlar, gençlerin umutsuzluğu pahasına, küçücük çocukların hayata kapatamayacağı kadar geriden başlaması pahasına o iktidarın sürmesine izin vermeyecek. Asla ona teslim olmayacağız.

Bu memleketin dört bir yanında soruyorum: Erdoğan sizi seviyor mu? (Hayır) Neden sevmiyor? (Çünkü fakiriz.) Fakir sevmeyen bir yönetim anlayışı var. Bugün Türkiye’de resmi rakamlar, 88 bin liranın altındakilere “yoksul” diyor. Hele hele asgari ücretliyi ve emekliyi perişan eden iktidar, orta sınıfı yok etti. Maaşlar verildiği gün açlık sınırının altında kalıyor.

Buradaki meslek örgütlerinin değerini görüyoruz. Şunu açıkça söylüyoruz: Bütün ezilenler, bütün itiraz edenler meydanlarda oldukça başaracağız."

Geçen yıl 2026 enflasyonuna yüzde 7,9 demişler. Bugün, 2026’da enflasyonun yüzde 16 olacağını söylüyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sapma olmaz. Ama ne oldu? Nasıl oldu da değişti? Darbe oldu.

Bütün dünya, Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği hiçbir evrağın değerinin olmadığını gördü. Türkiye’nin adını bilmeyenler, İstanbul’un adını biliyor. “Bir milyon farkla seçilen kişinin diplomasının iptal edildiği yerde, hisse senedine nasıl güveneyim? Aldığım evin tapusuna nasıl güveneyim?​” diyorlar.

Pazarda meyve ve sebzenin ezilmişini toplamaya gönderenlere, esnafı kredi kartına takla attırarak perişan edip iflas ettirenlere benim kinim var artık. Özgür Çelik’e yapılanı, Özgür Özel’e yapılanı affederiz. Ama milleti ezeni, gençleri bezdireni affetmeyeceğiz!"

"Getir sandığı, kaçma; millet versin kararını"

Burada olduğu gibi her eylemde bir rekor kırıyoruz. Eğer kendinize güvenip cesaretiniz varsa, Halep oradaysa arşın burada. Getir sandığı, kaçma; millet versin kararını.

Türkiye’de çok partili siyaset tehlike altında. Bazı sanatçılar her şeyi göze alıp konuşuyor. Bazı sendikalar direniyor, ama teslim olanlar da var. Sıra kendisine gelmeden önce meselenin farkına varmayanlara sesleniyoruz: Susma! Sustukça sıra sana gelecek. Kimsenin bu kara düzende tek başına kurtulma hevesi olmasın. Polisler kurtulmadan gençler, gençler kurtulmadan gardiyanlar kurtulamaz.

DİSK Genel Başkanı aramızda. Tüm örgütlü Türkiye işçi sınıfına selam olsun. DEM Parti, yarın saldırıya uğrayan eski il başkanlığımıza ziyarete gelecek. Ankara’da olsaydık, Zafer Partisi gelecekti. Saraçhane’nin öğrettiği gibi, en sağdan en sola omuz omuza mücadele zamanı şimdi.

175 gündür arkadaşlarımıza iftiralar atıyorlar. Biz bekliyoruz ki yazsınlar. Onların değil, bizim yargılayacağımız davalar için o iddianameleri bekliyoruz. Cesaretiniz varsa yazın.

Yarın, İstanbul’daki çalışma ofisimizde, saldırıya uğrayan İl Başkanlığımızda DEM Parti’nin Eş Genel Başkanları gelecek. Zafer Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti’nin Sayın Genel Başkanları Saadet Partisi'nin Genel Başkanı ayrı ayrı dayanışmalarını ifade ettiler, yürekten teşekkür ediyoruz. Meydanda olan TİP’e, Sol Parti'ye, HKP’ye, EMEP'e ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Omuz omuza mücadele zamanı. Gençleri aldılar, tutukladılar. Efendim, neymiş, 2911’den muhalefetten almışlar. Cezanın yatarı yok. Ama sırf anne babalarına “Çocuğuna mukayyet ol” demek için, sırf arkadaşlarını yıldırmak için.Bir gün de yalnız bırakmadık. Şimdi hep beraber gençler için bir şey yapalım. Gençlerin bursunu kesiyorlar, yurtlardan atıyorlar."

Meselenin özü şu: Bu hafta İstanbul İl Başkanlığı’na yapılan saldırı nedir? Yargı içinde bir “Ak Toroslar” çetesi var. Bunlar bir İBB Borsası kurmuşlar. Bu zalimliğe karşı, hapiste canımıza kast edenler evimize saldırdı. Cumhuriyet Halk Partisi, majestelerinin muhalefet partisi değildir ve olmayacak! Ak Toroslar çetesinin manipülasyonu ile CHP’de ikilik çıkarmak istiyorlar. Özgür Başkan’ın seçildiği kurultayda yarıdan yarıya bir rekabet vardı.

Bugün partiye yapılan saldırıdan sonra delegelerin tamamı notere koştu ve Özgür Başkan’a sahip çıktı. Türkiye’de bin 300 delegemiz var. Partiye kayyım atamak istediklerinde çağrıda bulunduk ve geçerli oyların tamamını bana verdiler.

Geçen hafta, 1,5 gün içinde imzası kurultay toplayabilecek delege arkadaşlarımız kurultay istediler. Bizi birbirimize düşürmek isteyenler, “CHP’yi çatırdatacağız, Saray düzenini devam ettireceğiz” sananlar avuçlarını yalarlar.

Bir yandan, sanki CHP’liymiş gibi partiden uzaklaştırdığımız 30 kişinin adını İstanbul Emniyetine vermişler. Seni işe sokacağım diye garibanlardan para alıp dolandıranlar da var. Biz bu kötülüğün adım adım nasıl hazırlandığını, Saray’ın kumpasını çözdük. Kumpasçıları da gömeceğiz, iş birlikçilerini de gömeceğiz!

Adını anıp hak etmediği bir önemi vermeyin. Biri, Bahçelievler’deki il başkanlığımıza Kayseri’den bir kilo çay ve şeker alıp dayanışmaya gelmiş. Bizi bunlar ayakta tutuyor. 9 Eylül çelengini 5 bin polisle koyanlarla değil, 9 Eylül’de Özgür Çelik ile 7 bin kişi ile koyduk. Her birisi Taksim Meydanı’nın milletin meydanı olduğunu bildiği için, Özgür Özel ve Özgür Çelik’in tek başına kalmaması adına bir tweet ile meydanı dolduranlara helal olsun. O meydanı geri alacağız."

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER