© Basın Gazetesi

Gürsu'da talan belediye eliyle yapılıyor! Ova toz altında kaldı, madenle çoraklaştı

Yıldırım Belediyesi’nin taş ocağı projesi adım adım büyüyor. Ormanda 100 hektarlık alan oyulurken köylülerin zeytinlikleri, ormanın su kaynakları, Gürsu Ovası toz altında kaldı.

Bursa’nın Gürsu ilçesine bağlı Dışkaya mevkiinde yer alan ve Yıldırım Belediyesi’ne ait kalker (taş) ocağı ile kırma-eleme tesisi, 2021 yılından bu yana giderek büyüyen bir projeye dönüştü. Yıldırım Belediyesi, Bursa genelinde altyapı, yol yapım, bakım-onarım ve kanalizasyon çalışmalarında kullanılmak üzere bölgede tespit edilen kalkerin çıkarılması için dağı adeta oydu.

25 hektarla başladı, 6 başvuruyla 117 hektara çıktı

İlk Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci Ekim 2021’de başlatıldı. Yaklaşık 25 hektarlık orman arazisi için hazırlanan raporda, alanın tarım arazisi olmadığı ve taşın köy yolu üzerinden taşınacağı belirtildi. Aynı yıl Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, projeye “ÇED gerekli değildir” kararı verdi ve çalışmalar başladı.

Ancak süreç bununla sınırlı kalmadı. Yıldırım Belediyesi, Eylül 2024’e kadar tam 5 ayrı ÇED başvurusu daha yaparak proje sahasını genişletmek istedi. Son olarak Ekim 2024’te alınan yeni bir “ÇED gerekli değildir” kararıyla birlikte, Dışkaya’da 6 ÇED süreci sonunda toplam 155,1 hektarlık orman arazisinin 116,75 hektarlık kısmı taş ocağı faaliyetleri için kullanılabilir hale getirildi.

Gürsu çiftçisi itiraz etti

Ancak son karar köylülerin itirazına takıldı. Geçim kaynağını Gürsu Ovası’ndan çıkaran köylüler “ÇED gerekli değildir” kararını yargıya taşıdı. Bilirkişi, 36 hektarlık işletme ruhsat alanı içerisinde yer alan 16,12 hektarlık ÇED izni istenilen taş ocağının yaratacağı toz etkisinin tarımsal açıdan çevredeki 3 kilometre uzaklık içinde bulunan zeytinlikleri olumsuz etkileyeceği yönünde görüş bildirdi. Ayrıca proje tanıtım dosyasını tarım alanları ve çevresel etmenler yönünden eksik ve yetersiz buldu. Bilirkişinin raporu üzerine yargı 8 Ekim 2024 tarihli “ÇED gerekli değildir” kararını hukuka uygun bulmayarak iptal etti.

 

Yıldırım Belediyesi’nin taş ocağı başvuruları sadece Dışkaya ile sınırlı kalmadı. Gürsu’nun yangında boşaltılan bir diğer mahallesi olan İğdir’de de taş ocağı için gerekli süreç başladı. Ekim 2022’de kireçtaşı kırma eleme tesisi için yeni bir ÇED başvurusu yapıldı. 24,20 hektarlık Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nden alınan hammadde üretim izin alanının 21,34 hektarlık kısmı için yapılan ÇED başvurusuna “ÇED gerekli değildir” kararı ile onay verildi.

Asfalt tesisi siyasete takıldı

Bugün yangın nedeniyle boşaltılan Gürsu'nun Karahıdır Mahallesi'nde, Yıldırım Belediyesi 2016 yılında asfalt plent tesisi kurmak üzere ÇED başvurusunda bulunmuştu. ÇED gerekli değildir kararı alan proje, hayata geçirilerek Yıldırım Belediyesi Asfalt Üretim Tesisi olarak 2019 yılında 10 bin 500 metrekarelik alanda üretime başladı. Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’ın ifadelerine göre 2024 yılı sonuna kadar bu tesiste 670 bin ton asfalt üretimi gerçekleşti.

Ancak bölge halkının söylediğine göre, 2024 yerel seçimlerinde Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’ye geçmesi sonrası üretim tesisinin kapasitesi siyasete takılmış durumda. AKP’li Yıldırım Belediyesi’nin ürettiği asfaltı Büyükşehir’e satmadığı, CHP’li Büyükşehir’in de burada üretilen asfaltı almadığı yönünde iddialar mevcut.

Maden sahası iddiaları: Yangının başlangıç yeri ters

Gürsu geçtiğimiz hafta çok büyük bir yangını geride bıraktı. Yangın sonrası bölgenin maden sahası ilan edildiği yönünde iddialar, haberler de gündemde yerini aldı. Konuya dair Gürsu’daki Yıldırım Belediyesi’nin taş ocağı sahasını büyütmek için başvurduğu ÇED süreçlerini mahkemeye taşıyan Gürsu Ziraat Odası Başkanı Kamil Dönmez ve davanın Avukatı Gaye Kangal ile görüştük.

 

Kamil Dönmez, 2024 Ekim ayındaki “ÇED gerekli değildir” kararına karşı dava açıp kazandıklarını aktarırken, asıl burada bulunan asfalt üretim tesisine dikkat çekiyor. Kapasitesinin düşürüldüğünü ama belediyenin başka bir şirketin işletmesine devrederek yeniden üretimi artırmayı hedeflediğini belirtiyor.

“Karayolları bu araziyi 1999-2000 yıllarında çevre yolu yapımında kamulaştırarak döküm sahası olarak kullanmış. Sonra da bu alan Yıldırım Belediyesi’ne verilmiş, planı falan da yok. Hatta yanındaki bir parsel de tarım arazisi, hala da bizim üyemiz bir çiftçinin adına kayıtlı.” diyen Dönmez, asfalt üretim tesisi için de bir davaları olduğunu söylüyor.

Yangının bu maden ocaklarıyla ilgisi olmadığını düşünen Dönmez, “Yangının başlangıç yeri çok terste. Yangın Ağlaşan’da başladı. Ağlaşan Gürsu TOKİ’nin bile doğu tarafı. Bu yangın ise bizim burada hemen. Bunu yapacak adam orayı yakar aslında. Ağlaşan ile Dışkaya çok uzak mesafeler. Ağlaşan’dan Karahıdır’a gelecek, Karahıdır’dan bizim İğdir’e doğru gelecek, bunun için bir yol yapmanız lazım. Bu kadar uğraşana kadar, alana yakın bir yeri yakmak daha garanti olurdu.” diyor. İlk dumanı gördüğünde saatin 17.30 civarında olduğunu, arkadaşlarının da çok küçük bir yangın dediğini aktaran Dönmez, kuru otlardan yangının çok çabuk yayıldığını aktarıyor ve ekliyor, “Yangını yapanın bunu hesaplama şansı yoktu, bu nedenle de bu yangının bağlantılı olduğunu düşünmüyorum. Zaten belediye 25 hektar altındaki çalışmalar için ‘ÇED gerekli değildir’ kararını alarak istediği gibi sahayı genişletebiliyor.”

 

Büyük ova koruma kapsamında ama şirketin bir sorumluluğu yok

Her iki davanın da takibini yapan Avukat Gaye Kangal, bölgede beş tane taş ocağı bulunduğunu, 500 bin tonla kapasitesinin çok üzerinde yeni taş bir ocağının da hemen ardında bir köy olan ormanlık alana açılmak istendiğini söylüyor. “Büyük ova koruma kapsamında” olmasına rağmen “ÇED gerekli değildir” kararlarıyla orman içerisine kurulan taş ocaklarında dinamitlerle yapılan patlatmaların toz açığa çıkardığını ve Gürsu’nun tarım arazilerine yayıldığını belirtiyor. “Gürsu köylerinin suyunu, ovasını besleyen oradaki ormanlar” diyen Kangal, ormanda hiç dokunulmamış bir alanda açılmak istenen son taş ocağı için mahkemeye “Raporda burası tarım arazisi, avlak alan, ormanlık alan yönünden incelenmiş. Bu başlıklar altında bile incelenmiş bir yere ‘ÇED gerekli değildir’ ile ruhsat verilmesi başka bir söze hacet bırakmıyor.” sözleriyle itirazlarını sunmuş.

Daha önce açılan ocakların 5 yılda bir ruhsat yenileme izni olduğuna dikkat çeken Kangal, son ocak için şirketin hazırladığı ÇED raporunda, şirkete herhangi bir sorumluluk yüklenmediğini de anlatıyor.

“Bilirkişi raporunda uzmanlar buranın mutlak tarım arazisi olduğunu, su yönünden durumunu, avlak alan olduğunu yazdılar. Bölgede ayva var, deveci armudu var, şeftali var. Dikili alan çok. Rapor çok kapsamlı olarak bunları ele alıyor. Peki şirketin raporunda ne var? Sadece ‘şirket sorumluluğu üstlenecektir’ ibaresi var. ÇED raporunda bir eylem planı olması gerekir, burası kapatılırsa nasıl eski haline getirilecek. Herhangi bir durumda buranın güvenliği nasıl sağlanacak?”

Bölge çoraklaştı, yangın ile tamamen yok oldu

Avukat Gaye Kangal, bölgenin kalker ocaklarından dolayı çoraklaştığını, yangın ile kalanların da yok olduğunu belirtiyor: Şimdi tamamen hiçbir şey kalmadı, halen kesinleşmese de biz bu davayı kazandık ama oralar tamamen yandı.

Bursa 4. İdare Mahkemesi, ocak ruhsat alanının yakın çevresinde köy içme suyu ve hayvansal su ihtiyacı için kullanılan kaynakların bulunduğunu, bu kaynakların maden sahasında yapılacak patlatmalar nedeniyle zarar görebileceğini; çevredeki göllere etkisini ve olası etkide önlemlerden bahsedilmediğini; bir kilometre yakınında başka bir maden sahası bulunduğunu, oluşabilecek emisyon değerine dair kümülatif bir değerlendirmenin eksikliğini; proje alanında kesilmesi muhtemel ağaç tür ve sayılarına raporda yer verilmediğini; toz ve duman ortaya çıkmadan faaliyette bulunulmasının mümkün olmadığını ve alana yakın ekili-dikili tarım arazilerinin yanı sıra 3 kilometre uzaklıkta zeytinliklerin bulunduğunu dikkate alarak, Yıldırım Belediyesi’nin “ÇED gerekli değildir” kararını iptal etti.

İkinci dava adli tatil sonrasında

Yeni bir ocak davasındansa ocak açılışının en önemli sebebi olarak gördükleri asfalt plent tesisi için harekete geçtiklerini aktaran Kangal, “Sürekli yeni bir yerde taş ocağı açılıyor. Burada asfalt üretim tesisi var diye ocak açılmak isteniyor. Bununla uğraşamayız, biz yılanın başını ezelim dedik ve tesisin ruhsatının iptali için temmuz ayında yeni bir dava açtık.” diyerek ikinci davanın adli tatil sonrası devam edeceğini ifade ediyor.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER