Güvenlik politikaları uzmanı Burak Yıldırım Gazze süreci ile ilgili değerlendirmesinde "Erdoğan Gazze’ye asker gönderme kararı alırsa -ki Trump bunu Halkbank davasının diyeti olarak Türkiye’den talep etmektedir- çok büyük ve güçlü birhalkla ilişkiler kampanyası ile karşı karşıya kalınacaktır." ifadelerine yer verdi.
Yıldırım'ın değerlendirmesi şöyle;
ABD başkanı Trump’ın öncülüğünde İsrail ve Hamas arasında Gazze’deki savaşı bitirecek olan anlaşmanın Türkiye’yi ilgilendiren önemli atıfları bulunmaktadır.
Ancak öncelikle bilinmesi gerekir ki bu anlaşma hala sabotaja açıktır ve İsrail’in icra ettiği hareket tarzını sonlandırmaması halinde herhangi bir yaptırım öngörülmemiştir. Bu durumda bir çatışmanın tekrar başlaması İsrail inisiyatifindedir.
Hamas’ın elindeki rehinelerin bir kısmı Hamas’ın dışındaki; İran kontrolündeki İslami Cihad ve diğer grupların elindedir. 7 Ekim Saldırısı’nı icra ederken Hamas’la ortak karargah kullanan bu grupların üstünde Hamas’ın etkisi sınırlıdır.
Yani ne Hamas ne de diğer grupların tamamen tasfiye olmakla ilgili bir kararı yürürlüğe i alabileceği ortak ve tekil bir önderlik bulunmamaktadır. Bu durumda İsrail’in anlaşmayı bozmakla ilgili kendince meşru gerekçeleri olabilecektir. Bununla birlikte Gazze’de konuşlandırılacak koalisyon güçlerinin önünde iki büyük görev bulunacaktır. Bunlardan ilki tamamen harabeye dönmüş Gazze’nin enkazlardan arındırılması ve tekrar yerleşilebilir hale gelmesinin mümkün kılınmasıdır. Enkazlar kalktıktan sonra Trump’ın Gazze planının hayata geçirilmesi de talep edilecektir. Esasında BK eski başbakanı Tony Blair’in müstemleke valisi olarak atanabileceği ile ilgili iddialar -kendisine yakın kaynaklar bu görevi zımnen kabul etti- tam olarak Trump’ın Gazze planını mümkün kılacak idari meşruiyeti sağlayabilecektir.
Diğer bir görev ise Hamas’ın silahsızlandırılması ve tasfiyesidir. Bu görev İsrail’in uluslararası kamuoyuna Gazze’de icra ettiğini deklare ettiği görevdir. İsrail’in çekilmesiyle birlikte bölgede konuşlanacak uluslararası koalisyon birlikleri asayişi sağlamakla birlikte Hamas’ın tasfiyesini de üstlenecektir.
Bu tasfiye sürecinde daha önce belirttiğimiz diğer silahlı gruplar ve terör örgütleriyle birlikte Hamas’ın da tasfiyeye direnen bileşenleri fiili bir çatışmaya taraf olabilirler. Bölgeye gönderilecek birliklerin tamamının sıcak çatışmaya ve bu gruplarla silahlı temasa girme ihtimalleri bir hayli yüksektir. Türkiye’nin Gazze’ye asker gönderme kararı alması halinde bu ihtimal Türkiye için de geçerli olacaktır.
Erdoğan Gazze’ye asker gönderme kararı alırsa -ki Trump bunu Halkbank davasının diyeti olarak Türkiye’den talep etmektedir- çok büyük ve güçlü bir halkla ilişkiler kampanyası ile karşı karşıya kalınacaktır.
TCG Anadolu merkezinde oluşturulacak görev grubu ile uzun yıllardır islamcı kesimlerin ‘’Mehmetçik Gazze’ye’’ çağrısına şeklen ve görsel olarak olumlu cevap verilmiş olacaktır. Böylece 7 Ekim’den sonra Filistin hassasiyetiyle AKP’den uzaklaşan muhafazakar seçmen geri kazanılacaktır.
Türk askerini tehlikeye atacak, nihai bir barışı tesis etme kabiliyetinden uzak ve başka dış politik krizlerin diyetini ödeme adına Trump’a boyun eğilinmesi tam tersi bir kampanyayla iç kamuoyuna pazarlanacaktır.
Süreç başlamadan önce muhalefetin önden hamle yapması önümüzdeki seçimleri doğrudan etkileyebilecek bir niteliğe sahiptir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.