Altan Ağabey'ın ardından

Cumhuriyet Halk Partisi’nin önceki dönem genel başkanlarından, Gazeteci-Yazar Altan Öymen’i kaybettik.

Kendisini ilk olarak Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazılarıyla tanıdım. Engin bilgi birikimi, deneyimi ve olaylara getirdiği derinlikli bakış açısı her zaman ufkumu açardı.

Altan Ağabey ile ilk tanışmam 2017 yılında Bandırma’da gerçekleşti. Değerli meslek büyüğüm Önder Balıkçı’nın girişimiyle, Bandırma Gazeteciler Cemiyeti olarak Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Genel Sekreter Sibel Güneş ve değerli Altan Öymen’i bir panelde ağırlamıştık. Altan Ağabey’in bilgi ve birikiminin yanı sıra beyefendi kişiliğini ve esprili yönlerini de yakından tanıma fırsatı bulduk. Biz onu yormamaya çalışırken, o tüm dinamikliğiyle programa ayak uydurmuştu. CHP Bandırma İlçe Binası'nı görünce yüzünde beliren gülümseme ve hızlanan adımlarını fark edince koluna girip, “Altan Ağabey, altı oku görünce enerjin katlandı!” demiştim, gülüşmüştük.

Bandırma günleri çok keyifli geçmişti. İş insanı Vehbi Koç ile yıllarca birlikte tatile geldikleri Erdek’teki Pınar Otel’i yeniden görmek istemişti. Otel el değiştirmiş ve tadilat halindeydi. Oteli gezip kaldığı odayı ziyaret ettiğinde çok mutlu olmuş, Erdek’i dolaşıp eski anılarını tazelemişti.

En keyifli anlardan biri ise TÜM Otel’in üst katındaki soframızda yaşandı. Gazeteci dostumuz Tufan Dalgıç gitarıyla geceye renk katıyor, hep birlikte şarkılar söylüyorduk. Altan Ağabey gülerek, “Böyle bir ortam varsa, vallahi çıkar çıkar gelirim, haberiniz olsun!” demişti. Gecenin ilerleyen saatlerinde bizlerle epey oturduktan sonra odasına çekilip istirahat etmek için izin istemişti.

Ertesi sabah onları yolcu etmek üzere otele gittik. Uzun pardösüsü ve kasketiyle otelin lobisinde gazete okurken bulduk onu. Şoför arabanın hazır olduğunu söyleyince, elindeki gazeteyi katlayıp masaya bıraktı ve “Buralarda gazete alabileceğimiz bir yer var mı?” diye sordu. “Yolda okumak için…” Otel görevlisi, “Aman efendim, buyurun bu gazeteleri yanınıza alın lütfen,” dedi. Ancak o, “Hayır, onlar burası için alınmış,” diyerek direndi. Bizler ve otel çalışanları ısrar edince, nihayet “Tamam, alıyorum,” deyip cebinden para çıkardı ve gazetelerin parasını ödemek istedi. Bu kez “para krizi” başladı. Görevli “Kabul edemem,” dedikçe Altan Ağabey diretmeye devam etti. Sonunda bir orta yol bulundu ve kendisini Bandırma’dan uğurladık.

2019 yılında, Bandırma Basını’nın 100. Yılı programı dolayısıyla bir kez daha Bandırma’ya davet ettik. O özel gecede sunuculuğu ben üstlenmiştim. Onu anons etmek büyük bir onurdu benim için.

Altan Ağabey’in meşhur “tuşlu telefonu” üzerine de sohbet etmiştik. “Numaralarınızı kaydetmek isterim fakat bunun hafızası almıyor. Şimdi dönünce niyetim var, yeni bir telefon alıp öğrenebilirim” demişti gülümseyerek. O telefonu ile ilgili bir de keyifli anısını paylaşmıştı:

“CNN Türk’te Nagehan Alçı, Nazlı Ilıcak ve Kadri Gürsel’le canlı yayındayız. Benim telefon nasıl olduysa açık kalmış, canlı yayın sırasında çaldı. Usulca çıkarıp kapattım, ‘Canlı yayın, olur öyle’ deyip geçtik. Sonradan yayın ekibi söyledi. Seyircilerden biri internette yazmış: ‘Koskoca Altan Öymen telefonunu açık bırakmış!’ Bir diğeri de altına cevap vermiş: ‘Yahu açık olmasını geç, adamın cebinden çıkardığı telefonu görmedin mi?’”

Bu anıyı anlatırken gözlerinin içi gülüyordu. Espriyi seven, kendisiyle barışık ve tevazu dolu bir insandı.

Eğer onunla tanışma şansını elde edememiş olsaydım, içimde hep bir eksiklik kalırdı. Ne mutlu ki anılarımızda Altan Ağabey ile geçirdiğimiz güzel zamanlar var. Yazdığı kitaplar, katıldığı programlar, beyefendiliği ve nezaketi bize her zaman ışık tutacak.